gece
kan kırmızısı
ve bir yıldız akıyor
gökyüzünden bereketli gözlerine
masamda kırılmış anılar
ve senden kadehime dökülen sözcükler
sitemkâr bir şarkı
geçmişin gölgeli anlarında
karanfil kokuyor şehir bu gece
kocaman dolunay sen
masada oturan kadının
puslu camdan seyreder ta gözlerinin yamacını
seni özlediğimi fısıldıyorum
cama çizdiğim senlere
saçlarını çözüyor
gözlerini resmediyorum
iri bakışların yemiş tadı
güllerin teninde yağmurun suskunluğu
benim içimde solo şarkılar geçişte
her içli aşk nağmesinin telinde yüreğim
yazıldı yazılacak sevişmeye öykünen bir şiir
şehir ışıklarını söndürür
utangaç an çalışmaya başlar
topuklarında geçmişin umutları
ya da bir kelebeğin ezilmiş kanadı
limanda denizcilerin çatlak dudaklarında
kadınların yumuşak ve sokulgan göğüsleri
ve
şarap kokusu nefeslerinde
işte o zamanların kuytuluklarında
avuçların ellerime saklanır
nefesin nefesime sokulurdu
rüzgâr hıncını savururken yüzümüze
denizden firari bir damla
denizkızının masalını anlatırdı kulağına
gece ürkütmeden düşlerimi
tenime kırmızı ürpertiler serpiştirdi
kapattığım gözlerimde
sesini duyar gibi oldum uzak limanlardan
varılmaz diyarlardan koynuma çağırdım üşüyen tenini
kayıp kentlerimin kahramanını aradım
öksüz sözcüklerim dile geldi
sen sokulurken geceler boyu
yastığımda saçlarının kokusu
annemim hayallerini anımsatan
geçmişin sardunya kokularına karışırdı
babamın iş dönüşü kapıda görünüşü
plakta Zeki Müren
sevemez kimse seni çalıyor
bulutlarda mavi gözlü bir çocuk
başak rengi saçlarında ellerin
emziriyorsun gelecek güneşi öperken
sokulurdum süt kokulu umutlarına
yokluğunun üşümeleri
sancılı bir doğum
yansır duvarımın yalnızlığına
üşürüm sessizliğinde
tut ellerimi
alevli bir an
tutuştursun kirpiklerimi
nilgün arıkan/ersin başeğmez
17 nisan 2011 02.02 _ izmir
çaysız_şekersiz ve bademsiz
Seslisohbet / Seslichat / Sesli / Chat / Medikal / Ortopedi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder